Demiryolu dendiği zaman çoğumuzun aklına filmlerdeki hüzünlü veda ya da mutlu kavuşma sahnelerine ev sahipliği yapan tren istasyonları geliyor. Fakat uçsuz bucaksız raylar, bu hikayelerden çok daha ötesine uzanıyor. Trenler, tarih boyunca yük ve yolcu taşımacılığında başrolde yer alırken, şehir içi taşımacılıkta ise nostaljik tramvaylar kurulduğu günden bu yana semtler arasındaki insan trafiğinin atar damarı konumunda yer alıyor.
Anadolu’da demir ağlar
Bizler için demiryollarının tarihi oldukça eskiye dayanıyor. Osmanlı İmparatorluğu geneli baz alındığında açılan ilk demiryolu hattı 1854’te kullanılmaya başlanan İskenderiye-Kahire hattıydı. Anadolu toprakları ise demiryoluyla ilk kez 1856’da tanıştı. Behice Tezçakar Özdemir’in kaleme aldığı ‘İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Siemens Tarihi’ kitabında yer alan bilgilere göre İzmir-Aydın arasına döşenen bu ilk demiryolu hattının imzasını İngilizler atmıştı. İngilizler, 4 Temmuz 1863’te İzmir-Kasaba hattını projelendirmek için ikinci bir imtiyaz daha elde ederek demiryolunu 27 kilometre uzaktaki Kasaba’ya kadar ulaştırdı. Açılış 1866’da yapıldı. İzmir-Kasaba demiryolunun ihtiyaç duyduğu elektrifikasyon ve demir-çelik hizmetlerini ise 1867, 1868, 1871, 1873 yıllarında Siemens sundu.
Rumeli’nin ilk rayları
İzmir hattı, Kasaba İstasyonu’ndan önce 1865’te, 66 kilometre uzaklıktaki Manisa’ya kadar ulaştırılmıştı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Avrupa yakasının, yani Rumeli topraklarının ilk demiryolu hattı ise, Tuna-Boğazköy istikametine döşendi. Köstence ve Boğazköy’ün ardından, Varna ve Rusçuk da raylarla birbirine bağlandı. Köstence-Boğazköy hattına 1862, 1863, 1864, 1865,1866 ve 1871 yıllarında, Tuna-Boğazköy hattına ise 1867’de elektrifikasyon hizmeti sağlandı.
Elektrikli tramvaylar
Şehirler arası ulaşımda trenler kullanılırken şehir içi ulaşımda ise tramvaylar uzun süre tercih edildi. 19. yüzyıl İstanbul’unda yaşayan 370 bin kişi kara ulaşımı için hayvanların çektiği arabaları kullanıyordu. Bunların arasında en etkili ve modern olanı ise atlı tramvaylardı. Atlı tramvay ilk olarak 1871 yılında, Azapkapı-Galata-Tophane-Beşiktaş güzergâhında kullanılmıştı. İstanbul’un ilk elektrikli tramvay sisteminin gerçekleştirilmesinde Siemens-Schuckertwerke, Berlin’den yürüttüğü proje yöneticiliğiyle ciddi emek sarf etti. Bu gelişmenin ardından vazgeçilmez konuma gelen elektrikli tramvaylar, ilk kez 16 Ağustos 1913’te Pera’da kullanılmaya başladı.
Artık trenler ‘yüksek hızlı’
Aradan geçen yıllar boyunca sadece Türkiye’de değil tüm dünyada, her alanda olduğu gibi ulaşım alanında da büyük gelişmeler ve buna bağlı değişimler yaşandı. Şehirler arası ulaşımda otomobil ve otobüslerin yanı sıra uçaklar da tercih edilir oldu. Demir yollarının tekrar önem kazanması 2009 yılını buldu. Türkiye’nin ilk yüksek hızlı treninin Ankara-Eskişehir arasında hizmet vermeye başlamasıyla özellikle yolcu taşımacılığında yeni bir döneme girildi. Böylece yüksek hızlı trenlere uygun ray ve elektrik sistemleri, tüm yurdu yavaş yavaş sarmaya başladı. Son teknolojiyle donatılan trenler, yeniden ulaşım sektörünün ‘lokomotifi’ konumuna geldi.
Kaynak : www.dunya.com