ABD ve Çin arasındaki gerginlik küresel ticarette ve tabii ki lojistik sektöründe de etkisini gösterdi. Bunun en açık göstergesi Çin Yılbaşı tatili öncesinde lojistik süreçlerde yaşanan yoğunluktaki düşüştü. Her yıl Şubat ayında hava kargoda yaşanan yer problemi ve fiyatlardaki yükseliş bu yıl yaşanmadı. Bu da Çin'in ihracatındaki düşüşü gözler önüne serdi.
Buna karşın resmin geneline baktığımızda Uzakdoğu ile yüzyıllara dayanan ticari ilişkilerimizde dönemsel yavaşlamalar olsa da Türkiye her zaman başta Çin olmak üzere Uzakdoğu ve Orta Asya ülkeleri tarafından ipek gibi kıymetli ürünlerin Avrupa'ya ulaştırılmasında tercih edilen bir rota olmuştur.
Bunun yanı sıra Türkiye ile Uzakdoğu arasındaki sosyo-ekonomik ilişkiler yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. Ülkemizin önümüzdeki dönemlerde hedeflenen dış ticaret ve ihracat rakamlarını yakalaması açısından da Uzakdoğu ülkeleri ile ticaretin geliştirilmesi gerekmektedir. Çünkü uluslararası ticaret yön değiştirmekte ve Doğu her geçen yıl önem kazanmaktadır.
Uzakdoğu ve ülkemiz arasındaki taşımacılık faaliyetlerini gözlemlediğimizde öncelikli olarak denizyolu ve havayolu gelmektedir. Uzakdoğu ile yapılan dış ticaretin çok önemli bir kısmı denizyolu ve konteyner ile taşınmaktadır. Burada en önemli etken maliyetlerin çok daha uygun olmasıdır.
Bir diğer alternatif ise kuşkusuz havayolu olarak karşımıza çıkmaktadır. İstanbul Havalimanı'nın da devreye girmesi ile ülkemizin uluslararası bir aktarma merkezi olma hedefine bir adım daha yaklaştığını söylemek mümkündür. Bu noktada Uzakdoğu ile aramızdaki lojistik akışların daha da kuvvetleneceğini öngörebiliyoruz.
Türk lojistik sektörü açısından İstanbul Havalimanı kadar önemli bir diğer gelişme ise UTİKAD olarak her zaman desteklediğimiz intermodal taşımacılığın gelişmesine de büyük etki sağlayacak olan Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattının tamamlanmış olmasıdır.
Mart 2015'de Vizyon Belgesi yayınlanan girişim çerçevesinde Çin; Asya, Avrupa ve Orta Doğu'yu birbirine bağlayan devasa bir altyapı ve ulaşım, yatırım, enerji ve ticaret ağı oluşturmayı amaçlamaktadır.
Türkiye tarafından “Modern İpek Yolu Projesi” olarak da adlandırılan Orta Koridor, Doğu ile Batı arasındaki mevcut hatlarda tamamlayıcı ve güvenli bir güzergâh olarak ön plana çıkmaktadır.
Ülkemizin ulaştırma politikalarının temel ekseni, Çin'den Londra'ya kesintisiz bir taşımacılık hattı sağlamak üzere büyük ölçekli altyapı yatırımları gerçekleştirmektir. Uzak Doğu'dan Avrupa'ya kadar uzanan, yüzyıllar boyunca ticaret kervanlarının güzergâhı olarak yerini almış tarihi İpek Yolu'nun Orta Koridor'da geliştirilmesi için hem Anadolu'da hem de Kafkasya ve Orta Asya'da demiryolu ağlarının yapılandırılması ve karayollarının entegrasyonu konularında adımlar atılmalıdır.
Bunun yanı sıra ülke sınırlarımız içinde doğu-batı ve kuzey-güney ekseninde demiryolu ağının bir an evvel tamamlanmasını bekliyoruz. Çünkü Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu hattının tam kapasite ile çalışabilmesi ve bu hattın tamamlayıcısı olan yolların bitirilmesi hayati önem taşıyor.
Buradan hareketle kamu tarafından “Orta Koridor” yaklaşımıyla başlatılan Çin'in “Bir Kuşak Bir Yol Projesi'ne ilişkin aktif girişimlerin sonuçlarının önümüzdeki dönemde etkin sonuçları olacağına ve sektörümüze büyük bir ivme kazandıracağına da inanıyoruz.
Bu koridorun devamı niteliği taşıyan Marmaray Tüp Geçidi, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu ve Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü, hızlı tren ve yüksek hızlı tren hatları, Kuzey Ege Limanı, Gebze Orhangazi-İzmir Otoyolu, 1915 Çanakkale Köprüsü, İstanbul Yeni Havalimanı gibi projelerin de faaliyete geçmesiyle lojistik anlamda yeniden Uzakdoğu'nun Avrupa'ya açılan kapısı olacağız.
Emre ELDENER
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
UTA Şubat 2019